Log in Your Account

19Ocak

Türkiye'de her isteyenin medikal sektöre girebilmesi hastaları mağdur ediyor.

 
İSTANBUL - Tıbbı malzeme, hastalıkların teşhis ve tedavisinde kullanılan geniş bir ürün yelpazesinin tanımı… 
Bir hastanedeki gazlı bezden, tomografi cihazına, laboratuvarda kullanılan teşhis kitlerinden, numune kapları ve solunum cihazına kadar tüm malzemeler sektörün faaliyet alanına girmekte ve tüm bu malzemeler tıbbi cihaz olarak adlandırılmakta. Üstelik medikal sektörde ürün çeşitliliği sürekli artış gösteriyor. 
Buna paralel olarak Türkiye’de faaliyet gösteren tıbbı firma sayısında da son yıllarda önemli artış görülmekte. Türkiye yılda 2 milyar dolarlık tıbbı malzeme ithal ediyor! 
Üretim ve ihracat yapan firma sayısı sınırlı olmakla birlikte, yaklaşık 6 bin firma bu alanda faaliyet gösteriyor. 
Sektörde, 2500’ün üzerindeki firma ise tedarikçi, 450 civarında orta ve büyük ölçekli firmanın yaklaşık 100 tanesi ise üretici ve ihracatçı. 
Ağırlıklı olarak Ankara, İzmir ve İstanbul’da bulunan bu firmalardan bazıları ise Anadolu şehirlerinde faaliyet gösteriyor. (Samsun) 
Medicall Biomedikal Firması Yöneticisi Ayhan Öztürk, Türkiye’de medikal sektörün gelişmesi 80’li yılların ortalarına rastladığını kaydediyor. Öztürk, 80’li yıllarda özel hastanelerin olmayışı kamu hastanelerindeki ameliyat sayısını azlığı ve tecrübesizlik nedeni ile bu sektörün kısıtlı bir piyasanın olduğunu ifade ediyor: “Teknolojik gelişmelerin medikal sektöre yansımasıyla yeni ürünler çıkmaya başladı. 90’lı yıllara gelindiğinde özel hastanelerin açılması medikal malzeme sektörüne yeni bir ivme kazandırdı. Ancak, sektör hiç bir zaman ilaç sektöründe olduğu gibi devlet tarafından regule edilmemiştir. Standartların belirlenmemesi de her zaman sıkıntı yaratmıştır.” 
Sağlık sektöründeki bu büyüme , 90’lı yıllarda yabancı firmaların Türkiye’ye ilgisini artırdı. 
Ayhan Öztürk, Türkiye’de tıbbı sektörde üç tane büyük alıcı bulunduğuna dikkat çekiyor: “Bunlar, Ssk, Emekli sandığı ve Bağkur. Büyüyen sağlık sektörü, girişimcilerin Türkiye’de medikal malzeme üretmesine teşvik etmiştir. İlk başta basit sarf malzemeleri ile başlayan bu süreç daha sonra ortopedik implantlar, kalp damar stentlerine kadar gelişmiştir. Ancak hala, çok büyük oranda ithalata bağlı bir sektör olmaktan kurtulamamıştır.” 
2000’li yıllarda, SSK, Emekli Sandığı ve Bağ-kur’un birbirleri ile çelişen alım yöntemlerinin medikal malzeme sektörünü belirsizlik içine ittiğini kaydeden Öztürk, gerek alım gerekse geri ödeme tarafında çok büyük sıkıntılar yaşandığına dikkat çekiyor: “Günümüzde sosyal güvenlik kurumları SGK çatısı altında birleştirilmesine rağmen sorunlar ortadan kalkmamıştır. Çok sık değişen kanun ve düzenlemeler medikal sektörün ihtiyaçlarına cevap vermemektedir. Kamu hastanelerinin mal alımlarında sözleşme kurallarına uymayarak 1, hatta 2 yıla varan vadelerde geri ödeme yapmaktadırlar. Bu yüzden birçok medikal malzeme firması batmıştır ve bu süreçte bir çoğu da batacaktır.” 
Son yıllarda yaşanan yanlış fiyat politikaları nedeniyle Uzakdoğu’dan düşük kaliteli ürünlerin Türkiye’de pazar payını artırdığına dikkat çeken Öztürk, kamu alımlarının salt fiyat alımlı olmasından dolayı da birçok Amerikan ve Avrupa firmasını Türkiye’den çekilme noktasına getirdiğini de ifade ediyor: “İlaçta olduğu gibi bir an önce medikal malzeme sektörüne de düzenleme getirilmeli, fiyat ve geri ödeme sisteminde sağlam bir temele oturtulmalıdır.” 
 
 
 
-BİR KASA ,BİR MASA MANTIĞI İLE MEDİKAL FİRMA KURULMAZ!- 
 
 
 
 
 
Medikal malzeme sektöründe yanlış işlere yönelen firma ve şahısların olabildiğini ifade eden Ayhan Öztürk, bunun nedeninin ise bu sektöre adım atanlarda herhangi bir yeterlik aranmaması olduğunu vurguluyor: “Medikal malzeme sektöründe çalışan birçok kişi sektörle hiç ilgisi olmamasına rağmen bu işi yapmaya başladı. Bir kasa bir masa mantığı ile hareket eden firmaların varlığı sektörde homojen bir yapının oluşmasına engel olmaktadır. Belli bir sermaye birikimi ve mesleki yeterliliğin aranmaması herkesi bu sektöre yöneltmiştir.” 
 
Yabancı firmaların da bu duruma ortak olduğunu kaydeden Öztürk, bu firmaların herhangi bir ön araştırma yapmadan ürünlerini teslim ettiklerini kaydediyor. İlgili bakanlıkların ve hizmeti satın alan Sağlık Güvenlik Kurumu’nun sektörde faaliyet gösteren firmaları acilen sınıflandırması gerektiğini kaydeden Öztürk, aksi takdirde sektörün kötü imajından kurtulmayacağını vurguluyor: “Birçok firma medikal malzeme sektörünü geçici bir fırsat olarak görmekte ve ürünlerini Türkiye’ye getirmektedir. Ancak teknik takip yani zaman zaman hasta üzerine takılan cihazların kontrolü gerekmektedir. Birkaç yıl faaliyet gösteren firmaların ortadan kalkmasıyla birçok hasta mağdur olmuştur ve hatta buna bağlı ölümler de görülmüştür. Yanlışlar hem devlet tarafında hem de firma tarafında yapılmıştır.” 
 
 
 
MEDİKAL SEKTÖR İFLASIN EŞİĞİNDE! 
 
 
Sektör içinde yaşanan en önemli sorun, tahsilat olduğuna dikkat çeken Öztürk, 6 ay ile 2 yıl arasında değişen vadelerde iş yapılmaya çalışıldığını vurguluyor: “Bu kadar yoğun emek gerektiren ve son derece düşük kar marjları ile çalışan firmaların bu kadar uzun süre bekletilmesi kabul edilemez. Bir çok firma faiz batağına sürüklenmektedir. Bu konuya acil bir çözüm bulunması gerekmektedir. Bunun çözümü SGK ‘nın ithalatçı firmalar ile direkt olarak protokol yapması en akılcı çözümdür. ( Eczane örneğinde olduğu gibi)” 
Öztürk, diğer bir sorunun ise kalite ve teknolojik olarak malzemelerin salt fiyat rekabetinde cezalandırılması olduğunda dikkat çekiyor: “Maalesef ülkemizde en ucuz malzemelerin alımına yönelik baskılar had safhaya ulaşmıştır. Hasta sağlığı tarafından son derece sakıncalı olan bu durumun değiştirilmesi gerekmektedir. Alım sürecine farklı kriterler getirilmelidir.”
 
Kaynak : Radikal

MARKALARIMIZ

  • Alk-Abello Allerji grubu
  •  T.R.U.E Test
  • Günmed İyontoforez
  • BD Microlance
  • Allergan Botox
  • JUVEDERM
  • REGENYAL
  • SKIN TECH
  • POWER PLATE